bugün

entry'ler (22)

beklemek

beklemek sonu mutlu sonla bitecekse güzeldir .hayal edersin güzel günleri sevdiğini beklemenin verdiği acı tatlılaşır ozaman hani derler ya gülü seven dikenine katlanır sevdiği uğruna kişi beklemenin verdiği hasret ve özlemin verdiği acıya katlanmalıdır eğer sevgi karşılıklıysa bedenler ne kadar uzakda olsa aaslında bir ehemmiyeti yoktur .
sevildiğini bilirsin özlendiğini bilirsin o yeter sana aslında gönülleriniz birbirine çok yakındır o zaman ....
karşılık sevmek sevilmemek beklemekden daha acıdır .sevilip sevilmediğini bilmemek gelip gelmeyeceğini bilmemek hepsinden daha acıdır .. işin özeti beklemek; katlanmaktır bir şeyin iyi kötü sonucuna raam olmaktır...

dost

dostluk; birbedenin parçasıdır kişi birbirinin bir bedende biri sağ biri sol kolu gibidir birinin olmayışı vücudun tamamının acı duymasına ve işlevsel eksikliği gibidir .dostun biri acı çekse diğeride acı çeker biri sevinse diğeride sevinir .hazreti ömer radyallahu anhın dediği gibi gerçek dost iyi günde çağrıldığında kötü günde çağrılmadan gelendir..karşılık bekleyerek yardım etmek dostluk değil ticarettir .dostluk karşılıksız yardım etmektir . ,fedakar olmaktır dostunu kendi nefsine tercih etmektir. bir hadisi serifde; kişi kendisi için istediğini din kardeşi için istemedikçe hakiki iman etmiş olmaz. dostluk çok yüksek bir makamdır herkes o makama çıkamaz o makama çıkmak için cebin değil gönlün zengin olması lazım maasef günümüzde maneviyat zayıfladığı için menfaat ön planda insanlar ben merkezci olmuş o yüzden dostluklar değerini yitirdi .bu yüzdendir ki şimdi dostluklar 1 hafta yahut bir sene sürüyor dostluk mu dedim çok özür onun adı çıkar için birliktelik yanında olduğunda ona sigara içiyorsa sigara veriyorsan , para istediğinde para veriyorsan resteuranta gittiğinizde genellikle hesabı sen ödüyorsan sen onun dostusundur hele bir birden bu cömertliği bırakda gör bakalım yanında kalacak mı? caferi sadık radyallahu anh hazretleri ;dostununsamimiyetini öğrenmek istersen onu kızdır dostluğunu sabit tutarsa dostundur aksi takdirde dostun değildir buyruyor .yüce dinimiz islam dostluğa çok önem vermiş ve teşfik etmiştir sorumluluklar yüklemiştir dünyavi için her ne kadar kötü gündede yanınızda olursa olsun o sizin dostunuz değildir eğer sizi allah yoluna davet etmiyorsa .. bedüzzaman hazretlerinin dediği gibi dünyevi dostluklar kabir kapısına kadardır. dostluğun özü sevgidir, vefadır ,yeri gelir sefa yeri gelir cefadır beraber iştişare etmek beraber yol yürümek beraber menzile gitmektir aynı amaç ve gayeler bütünüdür,acısına üzülmek yol göstermek sevincine sevinmektir .

güne bir şiir bırak

Dünyanın dönüşü kudretin sırrı
Işılır gün doğar döner akşamlar
Her saatin ayrı ayrı rengi var
Dağlara siyah tül iner akşamlar

Ara garip yalcu pınarı baştan
Su sesi geliyor karşi yamaçtan
Süzülür dereye çakıldan taştan
Eşsiz gelin gibi iner akşamlar

Karşiki yaylada çobanın mali
Bir yırtık keçesi birde kavali
Bir yaban tezegi bir kuru çali
Ufaktan ataşi yanar akşamlar

Aldandın dünyanın bilmem nesine
Mevlam neler koymuş kudret tasına
Koyun yavrusuna kuş yuvasına
Çırpına çırpına döner akşamlar

aşık mevlit ihsani

memur

devlet hizmetinde, devletin süreklilik isteyen işlerinde aylıkla çalışan, yasalara göre sorumluluğu ve yetkisi olan kimse.
eş anlamlısı: görevli
2.
sıfat
bir işle görevlendirilmiş olan.

aşık

baldır kemiği ile eklemleşerek bileğin oynaklığını oluşturan, ayak bileğinde bulunan küçük kemiklerden biri; aşık kemiği aşık kemiği de denir.

yazar

özlük anlamı olarak; bilim, sanat ve yazın, edebiyat alanlarında eser yazan ve bu eylemle uğraşan kimse demektir. Roman, öykü, köşe yazısı, makale, deneme, blog, haber, reklam, paravan yazı, fıkra ve aforizma gibi birçok türde yazı üreten her kişi için “yazar” tabiri kullanılabilir. Edebi eserler üreten ve toplum tarafından gerçek yazar olarak kabul gören yazarlığın haricinde başka yazar türleri de vardır.

Bunlar;

Köşe yazarlığı
Sözlük Yazarlığı
Blog Yazarlığı
Moda Yazarlığı
Tez-Bildiri, Haber Yazarlığı
Metin Yazarlığı
Vaka-Kalite Yazarlığı
Rapor, Dilekçe ve Tebliğat Yazarlığı gibi. Postmodern dönemin küreselleşme evresinde daha birçok yazar türü doğmuştur. Viki yazarlığı, kod yazarlığı, program-yazılım yazarlığı bunlardan birkaçıdır.

Tarihte ilk Türk Yazar


Tarihin yazılı eser üreten ilk kişisi elbette ki pek bilinmemektedir. Fakat yazının icadı ile yazarlığın gelişmeye başladığı aşikârdır. Türk tarihinde ilk yazar olarak bilinen kişi “Tonyukuk” adlı yazardır. Göktürk kağanlığı döneminde miladi takvime göre 8. Yüzyılda yaşamış, yazılı ilk tabletlerde büyük role sahip kişidir.

Tarihte ilk Yazılmış Kitap

ingilizcede “Elmas Dini Öğretisi” anlamına gelen “Diamond Sutra” isimli kitap, Milattan Sonra 868 yılında Kuzey Batı Çin’de kaleme alındığı düşünülen ve o bölgede bulunan kitaptır. Bu kitap, dini öğretileri ve vaazları içermekteydi. Yazarına ilişkin bilgi bulunmadığı gibi, edebi kaynak teşkil eden ilk eseri icra eden yazar olarak, bu kitabın yazarı kabul edilebilir.

Tarihte ilk Türkçe Yazılmış Kitap

Edebi unsur içeren ve yazar niteliği taşıyan bir şahsiyetçe kaleme alınmış ilk Türkçe kitap ise “Kutadgu Bilig” adlı kitaptır.

Günümüzde her sektör, her ilim ve alanda mertebe ve ehli olma olgusu geçmişe nazaran daha da büyük önem kazanmıştır. Yazarlık işi ve öğretisinde de bu mertebe e ehli olma unsurları önem arz eder. Her şeyi yazan kişi, “yazıcı” ve “yazan” olarak adlandırılırken, normal yazarlarla, mertebe sahibi ve ehli olan yazarları ayırmak amacıyla yeni bir tabir çıkmıştır. Sıradan bir alıntı, yazı vb. işlemlerden öte, daha uzmanlık gerektiren, yazmanın sanat eseri oluşturmakla eşdeğer oluşunu gösteren yazarlık işine ise “Yaratıcı Yazarlık” denilmiştir.

güç

Güç ne kadar hızlı enerji aktarılabildiği ya da ne kadar hızlı iş yapılabildiği anlamına gelir. Birim zamanda aktarılan veya dönüştürülen enerjiye ya da yapılan işe güç denir, P simgesiyle gösterilir. Matematiksel olarak şöyle gösterilir:


Guc = \frac{is}{zaman \space araligi}
Guc=
zaman araligi
is


Guc = \frac{aktarilan \space enerji}{zaman \space araligi}
Guc=
zaman araligi
aktarilan enerji


Guc = \frac{donusturulen \space enerji}{zaman \space araligi}
Guc=
zaman araligi
donusturulen enerji


Yukarıdaki üç tanım da aslında birbirine çok benziyor. Simgelerle yazarsak:

P = \frac{W}{\Delta t}
P=
Δt
W


P = \frac{\Delta E}{\Delta t}
P=
Δt
ΔE


Güç türetilmiş bir niceliktir ve skaler bir büyüklüktür. Birimi watt (W) olarak da adlandırılan J/s’dir. Ayrıca beygir gücü (horsepower, HP) ile de belirtilebilir.

güne bir şiir bırak

beraber yaylada oyun oynardık
o günleri sen unuttun be dostum
kan kardeşi gibi candan kaynardık
bilmem sonra niye sattın be dostum

parmağımı kestin kanım akıttın
suçun yokmuş gibi sen yüzlü çıktın
acı bir sözünle gönlümü yıktın
yüreğime hançer attın be dostum

yazık oldu geçen o yıla güne
dostum diye güvenmiştim ben sana
sende gardaşımsın diyerdin bana
sözlerini niye yuttun be dostum

hain olup düşman çıkmışım gibi
sanki hatırını yıkmışım gibi
bağını bahçanı yakmışım gibi
el sözüyle bana çattın be dostum

milletin içinde kusrumu derdin
onurumu ayak altına serdin
serdaliyi azarlayıp hep yerdin
herşeyimle alay ettin be dostum

aşık mustafa serdali; (yaşanmış bir hikaye üzerine yazılmıştır)

vefasız dost

beraber yaylada oyun oynardık
o günleri sen unuttun be dostum
kan kardeşi gibi candan kaynardık
bilmem sonra niye sattın be dostum

parmağımı kestin kanım akıttın
suçun yokmuş gibi sen yüzlü çıktın
acı bir sözünle gönlümü yıktın
yüreğime hançer attın be dostum

yazık oldu geçen o yıla güne
dostum diye güvenmiştim ben sana
sende gardaşımsın diyerdin bana
sözlerini niye yuttun be dostum

hain olup düşman çıkmışım gibi
sanki hatırını yıkmışım gibi
bağını bahçanı yakmışım gibi
el sözüyle bana çattın be dostum

milletin içinde kusrumu derdin
onurumu ayak altına serdin
serdaliyi azarlayıp hep yerdin
herşeyimle alay ettin be dostum

aşık mustafa serdali; (yaşanmış bir hikaye üzerine yazılmıştır)

eski dost

beraber yaylada oyun oynardık
o günleri sen unuttun be dostum
kan kardeşi gibi candan kaynardık
bilmem sonra niye sattın be dostum

parmağımı kestin kanım akıttın
suçun yokmuş gibi sen yüzlü çıktın
acı bir sözünle gönlümü yıktın
yüreğime hançer attın be dostum

yazık oldu geçen o yıla güne
dostum diye güvenmiştim ben sana
sende gardaşımsın diyerdin bana
sözlerini niye yuttun be dostum

hain olup düşman çıkmışım gibi
sanki hatırını yıkmışım gibi
bağını bahçanı yakmışım gibi
el sözüyle bana çattın be dostum

milletin içinde kusrumu derdin
onurumu ayak altına serdin
serdaliyi azarlayıp hep yerdin
herşeyimle alay ettin be dostum

aşık mustafa serdali; (yaşanmış bir hikaye üzerine yazılmıştır)

güne bir şiir bırak

güvenim kalmadı artık insana
dost gibi görünüp sırttan vurunca
sevgimi saygımı döktüm harmana
adamdan saymayıp elden görünce

bu zamanda kimse kıymet bilmiyor
ağızlan kuş tutsan bile olmuyor
sen gidersin ama sana gelmiyor
zaten öyle olur değer verince

kötü isem gelmeseydin yanıma
sonra kaçtın kast mı ettim canına
dokunmaz mı bu insanın kanına
onurunu onurunu yerden yere serince

dedi ki güç yaşda değil baştatır
duyduğumdan beri gözüm yaştadır
belkide vicdanı ferah hoştadır
anlar belki aynı dertten sarınca

hainlik edipte kimseyi satmam
sözlerim doğrudur yalanı katmam
serdaliyim hiç kimseye kin gütmem
anca ağlıyorum biri kırınca

aşık mustafa serdali- bana aittir..

güne bir şiir bırak

ah benim gariban dertli kardeşim
zalimler dünyada yol vermez sana
gönlün hüzne dalmış kim kale alır?
kimse bahçesinde gül dermez sana

sanma ki her insan sözünü tutar
lokma tutar gibi sözünü yutar
vallah çıkar bitsin çelmeyi atar
çıkarı olmazsa bal sürmez sana

bilmediğin yerde eylenme sakın
yanlış iş yapıpda vaylanma sakın
yad el için boşa söylenme sakın
kimse senin gibi dil yormaz sana

bu hayyatta hep dik durmayı öğren
hedefe kitlenip varmayı öğren
kendi yükün kendin sarmayı öğren
kimse el atıpda dal sarmaz sana

serdalim nasihat ediyor siye
hakka yönel kardeş! kanma dünyaya
bi,r arzusu var mı vereyim diye
yaradanım sorar el sormaz sana

aşık mustafa serdali(bana aittir -ozmusta)

değişmek

nasıl oldu böyle anlayamadım
sanki saat durmuş zaman değişmiş
eşimi dostumu tanıyamadım
gardaşlık değişmiş yaran değişmiş

çoşkun dereden su akmıyor artık
çırada odunu yakmıyor artık
menekşe, sümbül, gül kokmuyor ,artık
tohumlar değişmiş bostan değişmiş

ne asalet kaldı nede muhabbet
garibe yetime bitti ziyaret
fakir taş kaynatır bey kavurur et
ramazan değişmiş kurban değişmiş

Zenginin gemisi karada yürür
Fakirin kervanı düz yolda durur
Bey çobana on yerine bir verir
Terazi bozulmuş mizan değişmiş

garipler ağlarken bey sürdü demi
sazan deyip yutturuyor el yemi
günden güne batar koskoca gemi
kara kayıp olmuş liman değişmiş

doğduğum o diyar olmuş yabancı
yediğim kaymağı kusturdu acı
düşündükçe beni sarar bir sancı
neden bunlar böyle hemen değişmiş

Dünyanın baharı yazı bilinmez
Bukelemunların yüzü bilinmez
Serdali'm tavşanla tazı bilinmez
ne var ne yok hepsi yaman değişmiş

aşık mustafa serdali

sevgi

sevgi ; özlemektir .sevdiğinin bakışını ,kokusunu ,konuşuşunu, gülüşünü, sevgi; fedakarlıktır .Sevgi muhabbettir ,sıcaklıktır gönülden gönüle kurulan bir bağdır .Seven insan herşeyi göze alır ölümü bile kendinden çok sevdiğini düşünür .insan nasıl ki yaşayabilmek için yeme ve içmeye ihtiyacı varsa sevmeye ve sevilmeyede ihtiyacı vardır yemek içmek bedenin gıdası sevmek sevilmek ruhun gıdasıdır sevgi karşılıklı olursa çok güzeldir hayatın mutlu olmasını sağlar tabi birde karşılıksız sevgi vardır bu ise çok acıdır hele birde karşılıksız olduğunu sonradan öğrenmek acıyı katmerleştirir ama yinede insan sevmekten vazgeçemez canı yansada çünkü ruhun sevmeye ihtiyacı vardır sevgi gösterilmeyen insanlar psikolojik olarak çöküktür hayattan lezzet alamaz bir yudum sevgiye muhtaçtırlar birisi gelse başını okşasa öyle bir yüzleri güler ki sanki bir küp define bulmuş gibi bana göre en temiz, saf sevebilen insanlar sevgi gösterilmeyen insanlardır yani dışlanan insanlardır çünkü en çok sevgiye onlar ihtiyaç duyar acıkmışlardır sevgiye ..sevginin kıymetini bilirler sevmesini bilirler onlar

aşık veysel

aşık veysel;aşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden biridir .zengin bir hayel gücüne sahiptir gözleri görediği halde gönül gözü ile dürbün gibi gören her gönüle hitap eden bir gönül eri bir halk şairidir. türküleri bugün yüzlerce sanatçı tarafından seslendirilmektedir . türküleri yeni nesile adeta ders niteliğindedir ..

uzun ince bir yoldayım
gidiyorum gündüz gece
bilmiyorum ne haldeyim
gidiyorum gündüz gece

dünyaya geldiğim anda
yürüdüm aynı zamanda
iki kapılı bir handa
gidiyorum gündüz gece

uykuda dahi yürüyom
kalmaya sebep arıyom
gidenleri hep görüyom
gidiyorum gündüz gece

kırk dokuz yıl bu yollarda
ovada dağda çöllerde
düşmüşem gurbet ellerde
gidiyorum gündüz gece

düşünülürse derince
ırak görünür görünce
yol bir dakka mıkdarınca
gidiyorum gündüz gece

şaşar veysel işbu hale
gah ağlaya gahi güle
yetişmek için menzile
gidiyorum gündüz gece

yalnızlık

yalnızlık
psikolog meral avcı, yalnız olmakla yalnızlık duygusunun karıştırılmaması gerektiğini söyledi. yalnızlığın değil yalnızlık duygusunun kişiyi hasta ettiğini belirten avcı, "kalabalıklar içinde bile, yalnızlık duygusu yaşayan pek çok insan var. bu yalnızlık duygusunu yaşayan kişi 'beni kimse sevmiyor' gibi çarpık düşüncelere kapıldığında ise hastalıklara da kapısını açıyor, çünkü bu düşünceler stres hormonunu tetikleyip bağışıklık sistemini çökertiyor" dedi.

toplumda insanın doğasına aykırı bir durum olarak kabul edilen yalnızlığın bir tercih ya da zorunluluktan kaynaklanabileceğini belirten psikolog meral avcı, hasta eden 'yalnızlık duygusu'na dikkat çekti. insanların isteyerek ya da istemeyerek yalnız yaşamak zorunda kalabileceklerini belirten avcı, "bazı insanların seçimi yalnızlık olabilir. güvensiz ilişkilerden, insanların yaratmış olduğu olumsuz duygulardan korunmanın bir yolu olarak insanlar, yalnızlığı tercih edebilirler. yalnızlıktan çok da memnun olabilirler. bazı insanlar ise istemediği halde yalnız olabilir ve bu durumda yaşamak zorunda kalabilirler. aslında yalnız olup, olmamaktan daha önemli olan nokta 'yalnızlık duygusu'dur. kişi, yalnız olmadığı halde de bu duyguyu yaşayabilir. kalabalıklar içinde bile, yalnızlık duygusu yaşayan pek çok insan bulunmaktadır. yalnızlık duygusu önemlidir çünkü tüm olumsuz duygular gibi yalnızlık duygusu da kişinin bağışıklık sistemini olumsuz etkiler" diye konuştu.

migrenden yüksek tansiyona kadar

yalnızlık duygusunun çeşitli hastalıklara yol açtığına dair çok sayıda bilimsel çalışma bulunduğunu kaydeden psikolog avcı, "bağışıklık sisteminin olumsuz etkilenmesi demek kişinin, sindirim sisteminden tutun da migrene, yüksek tansiyona kadar birçok hastalığa yatkın hale gelmesi demektir. yalnızlık duygusu kişiyi, kendi benliğiyle ilgili 'hiç kimse beni sevmiyor demek ki kötü bir insanım' gibi düşünce genellemelerine, kendi durumuyla ilgili 'hayatımın sonuna kadar yapayalnız kalacağım' gibi inançlara yönlendirebiliyor. bu inanç ve genellemeler, gerçekle tam olarak bağdaşmayabilir. gerçekle bağdaşmayan bu inanç ve genellemeler, psikolojide 'çarpık düşünceler' olarak tanımlanır. esas soruna neden olan aslında yalnızlık değil, yalnızlık duygusunun, kişide oluşturduğu bu düşüncelerdir. bu düşünce açısı, vücutta stres hormonlarını tetikleyerek, alarm reaksiyonunu devreye sokabiliyor. bu durumun sıklıkla yaşanması, kronik hale gelmesi ise bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. vücut, birçok hastalığa daha yatkın hale geliyor. yalnızlık duygusundan kurtulmanın temel yolu aile ve arkadaş çevresiyle etkileşim halinde olmak, onlarla iletişimi sürdürmekten geçer. bunun yanı sıra aktiviteler ve hobiler edinmek çok yararlıdır" dedi.

çirkin olmak

insan; çirkin olduğunu aynaya bakınca görür zaten kendi bile kendisini görmek istemez.
çirkin insanların genellikle dostu olmaz sevgilisi hiç olmaz genellikle toplum tarafından dışlanır kimisi yüzüne karşı tipsiz der açık açık söyler kimisi onu gördün mü yönünü değiştirir .. eğer bir insan çocukluk dönemlerinde çirkinse onu oyunlara almazlar yanlarınına çağırmazlar hatta bazıları dalga bile geçer. oysaki çirkinler içten insanlardır hep içten severler insan satmak nedir bilmezler hep sevmek sevilmek isterler severler ama sevilmezler sevginin kıymetini iyi bilirler bunun sebebi bana göre kimseden göremedikleri sevgiye dostluğa haset kaldıkları içindir . bir şeyin kıymeti yokluğunda belli oluyor içinde hep bir fırtınalar kopar anlatmak istediği çok şey vardır ama anlatacak kimsesi yoktur yalnızlığın denizinde yüzerler yalnızlık en çok çirkin insanlara ağır gelir onlar fıtratı gereği yalnız olmak istemez topluma girmek ister onlar gibi olmak ister ama giremez işte bu dünyada güzelsen dostunda olur sevgilinde değilsen hiç biri olmaz . çirkinleri herkez terk eder ama bir tek yalnızlığı terk etmez..

sevgi

gerçek sevgi; kişiyi herhaliyle olduğun gibi kabül edebilmek onun her sıkıntısına katlanabilmek neşesini kendi neşesi gibi hüznünü kendi hüznü gibi görebilmektir maddi veya fiziki durumun birden olumsuz olarak değişince gerçek sevgi meydana çıkar sağlığında yanında olup hastalandığında umursanmıyorsa o sevgi sevgi değildir kısaca sevgi sevdiğinin her sıkıntısını kendi sıkıntısı gibi görmektir...

eski dost

eski dost diye bişey yoktur dost eskimez eskidiyse zaten dost olunmamış demektir ama günümüzde köklü dostlukları anlatmak için kullanılır oysa dost kelimesini tam bir katliyamdır onun yerine kadim dost daha uygun olur birde gerçek dostu bulmak hazine bulmak gibi birşeybir günümüzde dostluk çok az sürüyor çoğu egosunu tatmin etmek için dost oluyor kimi kendi nefsini rahatlatmak için oysa dostluk dostunun derdini kendi derdi gibi görmektir onun eza ve cefasına katlanmaktır dost ençok acılar içinde boğuşurken aranıyor iyi günde sıcaklığı fazla anlaşılmıyor ama yalnızlık içinde dertlerle boğuşurken tıpkı tuz yersinde susarsın ya aynı öyle aranıyor ama ne yazıkki bulunamıyor buda çok koyuyor insana ..çeşitli sebeplerden dolayı ayrı düşmüşseniz 10 yılda geçse karşılaştığınızda çoçukkenki samimiyeti buluyorsanız size sıcak davranıyorsa o sizin kadim dostunuzdur zaten siz eğer muhabbet besliyorsanız karşınızdakinin duygularını hissedersiniz eski dostun bana göre tarifi eski oyuncak çünkü çocukken kimsesi yokken sizinle vakit geçirdiği için onu eylendirirsiniz egosuna hizmet edersinizde farkında olmazsınız yaş ilerledikçe sizden uzaklaşsınca anlarsınız

şiir

şiir;şairin aynasıdır şairin duygu ve düşüncelerini yansıtır .şiir aynı zamanda kelimeleri estetik operasyonla süsleme sanatıtır .anlatılmak istenileni süslü ve santlı bir şekilde anlatmak bir maharet ister nasıl ki ressam duygularını çizerek
şekillendirir, şairde kelimeleri şekillendirir şiir; serbest ,hece ,kafiye ,uyak, aruz olmak üzere bir çok gruba ayrılır en zor şiir türü halk edebiyatı aşıklık geleneğinde olan irticalen yani doğaçlama atışmadır aşık yani halk şairi şiirini ani olarak heceye ve kafiyeye uyarak söyler buda hayret edeilecek bir sanat eseridir..